İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXV “Kurum Kültüründen Toplumsal Değişime”

Demet DEMİRER

Sosyolog Y.Mimar

Değişim Mimarı İnovatif Yönetim Danışmanlığı Kurucusu

İşletmenizin etki alanını hiç düşündünüz mü? Projelerinizle kaç kişiye ve kaç aileye dokunuyorsunuz?

Gelin bir gayrimenkul projesinin etki alanını birlikte düşünelim:

  • Binanın kullanıcıları, tesis yöneticileri ve bakım servis hizmeti verenler
  • İlgili konumda bulunan mahalleli ve konumdan gelip geçenler
  • Pazarlayanlar ve pazarlama sürecinde iletişime geçilen kişiler
  • İnşa sürecinde yüklenici, alt yüklenici ve tedarikçiler
  • Resmi kurumlar
  • Tasarımcılar ve danışmanlar
  • Tüm bu süreçte projeyi yürüten ekip
  • Ve tüm doğrudan müdahil olanların aileleri, eşleri ve dostları

olmak üzere, bir inşaat projesi hatırı sayılır sayıda kişiye doğrudan dokunuyor. Bütün projelerimizi düşünürseniz toplumdaki etki alanımız hiç küçümsenmeyecek bir ölçüde. Bu durumda kurumsal iletişim için bütçeler ayırırken bizi tanımayanlara reklamımızı yapmaya çalışmak yerine, doğrudan temas ettiğimiz bu kitlede iyi etki bırakmayı hedeflemek marka değerini yükseltmek için iyi bir seçenek olabilir. Bunu başka bir yazının konusu olarak bir kenara koyalım. Gelin bu yazıda içinden geçtiğimiz bu zor günlerde işletmelerimize bir üst ölçekten bakalım.

Bugünlerde savaşlar, depremler, yangınlar, finansal krizler ve toplumsal facialarla aklımızı başımızda tutmakta güçlük çekiyoruz. Hepimiz çok endişeliyiz. Belirsizliğin kendisi bile başlı başına stres sebebi iken bir sürü sorunla mücadele etmek ve korku dolu bir bekleyişe maruz kalmak tüm bireyler için durumu daha da üst boyuta taşıyor. Bütün bu krizlerden önce de zor zamanlar geçiren inşaat sektörü ekonomik krizle daha da kötü bir hale geldi ve sektörümüzde konkordatolar ve iflaslar her geçen gün artıyor. Yurt içinde iş yapmanın zorlukları bir yana, yurt dışı projelerimiz için de zor zamanlar geçiriyoruz. Uluslararası müteahhitlik hizmetleri kapsamında ENR TOP 250 listesinde uzun yıllardır nicelikte yani firma sayısı olarak ikinci sıradayız. Her ne kadar nitelik olarak yani iş tutarı olarak çok gerilerde olsak da ikincilik gurur verici bir durum. Bu sene ise Çin’in açık ara oturduğu birinciliğinin ardında oturduğumuz ikincilik koltuğu yakın takipteki ABD’nin yurt dışı müteahhitlerinin baskısı ile sallanıyor.

Bugün elimizde iki seçenek var; aynen devam ya da değişim.

İş Dünyası kitapları ile ünlü Amerikalı Danışman – Yazar Jim Collins’in kaleme aldığı “Good to Great – İyiden Mükemmel Şirkete” kitabında efsane işletmelerin çoğunun geçmişlerinde direkten döndüğünden ve ondan sonra zihin yapılarını değiştirerek kendilerini toparladığından bahsediliyor. Demek ki yeterince dibi görürsek bizim de yeniden doğma ve sıçrama olanağımız olacak.

Şimdi tekrar bizim etki alanımıza ve bizi etkileyen alana dönersek, hiçbir işletmenin fanus içinde yaşamadığını görürüz. Bugün yetenek kıtlığından, nitelikli işçi bulamamaktan, motivasyonsuzluktan, beyin ve iş gücü göçünden ve yeterli teknolojinin gelişmemiş olmasından şikâyet eden sektörümüzün daha geniş bir çerçeveden bakmasının vaktinin geldiği görülüyor. İçinden geçtiğimiz bu zor günlerde işletmeler küçülüp kendilerini ayakta tutmayı deneyebilirler ya da daha büyük bir amaca hizmet ederek etki kapsamlarında değişimi tetikleyebilirler.

Sosyoloji biliminin doğuşu Sanayi Devrimi ile ayarları bozulup sosyal çöküntüye uğrayan toplumun iyileştirilmesi amacına dayanıyor. Sosyoloji Biliminin kurucularının temel kaygıları “toplum nasıl daha sağlıklı bir hal alır?” sorusunun cevabı idi, bunu aynı tıp biliminin amacı bozulan sağlığı iyileştirme olmasına benzetebiliriz. 19. yüzyılda Sanayi Devrimi sonucu ile para ve gücün el değiştirmesi ile bozulan denge 2 dünya savaşı ile belli bir dengeye gelebilmiş, birçok ülkede yönetim biçimleri değişmişti. Sanayi Devrimi’ni ve teknolojik gelişmeleri kaçıran Osmanlı İmparatorluğu ise tozlu tarih sayfalarında yerini almıştı. Bugün de dijital devrim ile güç dengelerinin değişmesinden kaynaklanan yeni bir dengesizlik var, sosyal ve ekonomik alanda sıkıntılar tüm dünyada kendini gösteriyor.

Bu noktada işletme sahipleri olarak kurumlarımızı çalışanlarımızdan ve toplumdan ayrı düşünüp sadece bugünkü ekonomik kazancımıza odaklanamayız. Bu bağlamda aslında çalışanlarımızın ve iş ilişkisinde olduğumuz insanların sosyal panoramanın bir kesiti olduğunu fark etmemiz önemlidir. Eğer sağlıklı bir ekip kurmak ve pazarımızı korumak istiyorsak toplumun sağlığına da yatırım yapmamız gerekiyor. Göle maya çalmanın vaktinin geldiği görülüyor.

Ekonomik krizler ve belirsizlikler toplumsal krizleri de beraberinde getiriyor. Hepimiz etik değerlerin kaybından, sosyal çöküntüden şikayet ediyoruz. Oysaki her işletme kendi evinin önünü süpürse toplumda hatırı sayılır bir değişime ve sonuçta da kendi işinde gelişime öncülük etmiş olur. Kısa vadede kazanç bekleyen işletmeler için iyi haber şu, bütün bu sosyal çöküntüye rağmen insanlar iyi bir şeyin parçası olmayı önemsiyor. Bu nedenle etik değerleri samimi bir şekilde ön plana çıkarmak işletmenizin en nitelikli iş gücünü çekmesini sağlayacaktır.

Kurum kültüründen ve işletmenin dokunacağı tüm bireylerden başlayarak, toplumun fabrika ayarlarına dönmesi için hamle yapmanın zamanı geldi. Burada her işletmenin sosyal sorumluluk projesi yapması bunlara bütçe ve zaman ayırmasından bahsetmiyorum. Sadece kendi çalışma şeklinde etik değerleri ön plana çıkarması, insanların huzurla çalışacakları sürekli gelişecekleri bir ortam yaratması, çalışanlarını “insan kaynağı” olarak görüp tüketmek yerine “potansiyel” olarak görmesi önce yaptığı işin iyileşmesine sonunda da toplumun iyileşmesine katkı sağlayacaktır.

İşletmenizde pozitif kültürü geliştirmenin basit bir başlangıcı için Oscar Wilde’ın “Bir ülkenin geleceğini tahmin etmek için, neyi ödüllendirdiğine dikkat etmelisiniz.” Sözüne referans vermek istiyorum. Bunu aynen işletmenize uygulayabilirsiniz. Burada ödül denince hemen bütçe, prim, terfi gibi kavramlardan bahsetmiyorum. Hepimizin iyi bir şey yaptığımızda görülmeye, taktir edilmeye ve bunun sosyal kabul görmesine ihtiyacımız var. O nedenle ceza ve korku ortamı yaymak yerine doğru yapılanların fark edilmesi ve teşekkür edilmesi, bu tür davranışların örnek teşkil etmesini ve yaygınlaşmasını sağlayacaktır.

Toplumda nelerden şikayet ediyorsanız bakın bakalım işletmenizde de o ödüllendiriliyor mu? Saygısızlık yapanın yanına kar mı kalıyor, insanlar birbirlerinin haklarını gasp mı ediyor, dedi kodu yapan, mobing yapan kazanıyor mu? Kadın değersizleştiriliyor mu? Aile yaşamı geri plana mı atılıyor?

Aklınıza gelen prim sistemi kurup kardan prim dağıtmak olabilir. Olay o kadar basit değil ya da çok daha basit. Nereden baktığınıza bağlı. Daha yaratıcı kavramları gözlemleyip yaygınlaşmasını sağlayabilirsiniz. Örneğin:

  • En iyi iş birliği yapan takımı
  • Deneyler yaparak sistemi geliştiren takımı
  • En akıllı hatayı yapan ve herkesin öğrenmesini sağlayan takımı
  • Birbirine sahip çıkan takımı
  • En iyi iletişim kuran takımı
  • En zor durumda dahi şeffaf olup doğru davranmayı seçen takımı
  • Verdiği sözü tutan takımı
  • Başkalarının haklarına saygı gösteren takımı
  • Cinsiyet ve köken gibi çeşitliliğe saygı gösteren ve önem veren takımı
  • Çöp üretimini azaltarak veya işe toplu taşıma ile gelerek çevreye katkı sağlayan takımı
  • İş-özel yaşam dengesini kurarak başarının standart haline gelmesini sağlayan takımı

ödüllendirebilirsiniz.

Kültürel dönüşüm için çarşaf çarşaf politikalar hazırlamanıza, afişler yapıp oralara buralara asmanıza ve kampanyalar yapmanıza gerek yok. Bir işletme, sahibinin kimliğini yansıtır. Siz samimi ve içten bir şekilde etik değerlere ve sürekli gelişmeye odaklandığınızda ve işletmenize ciro hedefi değil de daha güzel bir dünya yaratmak için vizyon verdiğinizde dönüşüm başlayacaktır. Sonra yapılan güzel davranışları fark etmek, bunlara saygı göstermek, basit bir kutlama ve onore etmek, bunun izinin kaybolmaması için çeşitli vesilelerle benzer davranışların hatırlanmasını sağlamak ve bunun iş yapış şeklinin içine yedirilmesini sağlamak kurum kültürünün gelişmesini sağlayacaktır. Hayır maalesef bunun için sihirli bir değnek yok, kurum kültürü emek gerektirir. Bunun için bir eğitim alalım ve kurum kültürümüz değişsin gibi bir durum söz konusu değil.

Biz içerde kültürümüzü ön plana çıkardığımızda, bu temas halinde olduğumuz çözüm ortaklarımıza, müşterilerimize ve toplumun önemli bir bölümüne yansıyacaktır.

Bütün bunlar bir yana aynı sektördeki firmalar arasında yapılan incelemeler etik değerleri net bir şekilde belirlenip tüm organizasyonda benimsenmiş olan firmaların, 10 yılın sonunda, benzer konumda başlayan ancak etik değerleri net olarak belirlenip çalışanlar arasında yaygınlaşmamış firmalara göre daha çok kar ettikleri tespit edilmiş. (Ken Blanchard ve Norman Vincent “The Power of Ethical Management-Etik Yönetimin Gücü” )

Toplumun iyilik konusunda motivasyon için iyiliğin kazandığını görmeye ihtiyacı var.

Değişim konusunda motivasyon arıyorsak, bu sene 101. Yılını kutlamakta olduğumuz Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’ten daha iyi bir ilham kaynağı bulamayız.  İşgal altında, yokluk içinde gücü tükenmiş, yok olmakla güçlü bir ülkenin sömürgesi olmak arasında tercih yapmaya çalışan bir milletle bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu. Lider kimsenin görmediği potansiyeli görüp ortaya çıkarandır. Bu ülkenin bireyleri olarak bizlerin de fabrika ayarlarımıza dönmemizde fayda var.

Daha mutlu ve umutlu bir Türkiye için hepimize kolay gelsin.

Sosyolog Y.Mimar Demet DEMİRER‘in Önceki Yazıları

Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXIV “Saygı”  Okumak İçin  
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXIII “İsrafı Bertaraf Etmek” Okumak İçin  
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXII “Kentin İnşasında Çevik Belediyecilik” Okumak İçin 
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXI “Şirketiniz için nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz?” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XX “Gelişim Yolunda Adım Adım” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XIX “Burada Kararları EGOM Verir” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XVIII "Serbest Zamanlar" Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XVII “Retrospektif” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XVI “Davranış Bilimleri ve Çevik Proje Yönetimi” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XV “Deprem Sonrası Hasarların Çevik Olarak Giderilmesi” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XIV “Çevik Dijital Dönüşüm” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XIII “Şimdi Değilse Ne Zaman?” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Dönüşüm - XII “Sektörü Yeniden İnşa Etme Vakti” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - XI “Kimse İsrafın Bedelini Ödemek Zorunda Değil” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - X “Zararın Neresinden Dönersek Kardır” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - IX “Kendi İş Gücünü Kendin Yarat” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - VIII “Çevik Liderlik ya da Geleceğe Liderlik Etmek” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - VII “Organizasyonel Çeviklik” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - VI “Sözleşmelerle Çeviklik” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - V “Yap-İşlet-Devret Projeleri” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - IV “Nasıl Çevikleşeceğiz?” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - III “Şeffaflıkla Hızlı ve Doğru Kararlar” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim - II “Çevikleşmek için Şeffaflık; Şeffaflık için Güven” Okumak İçin
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe “Çevik Yönetim” Okumak İçin

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.