İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

Nijerya Yatırımları ve Türkiye Denklemi

Nijerya’dan kuzeye doğru Batı Afrika kıyı şeridi boyunca uzanan 5.600 km. uzunluğundaki doğalgaz boru hattı, Avrupa ile Rusya arasındaki ilişkileri derinden etkileyecektir.

Avrupa artık Rus gazına bağlı olmaktan kurutulmak istiyor. Bu da gaz açısından zengin olan Batı Afrika ülkelerini çok özel konuma getiriyor.

2024 yılında Portekiz gaz ithalatının %51’ini Nijerya’dan, %40’ını ABD’den ve %4,4’ünü Rusya’dan karşılamıştır. Bu, Rusya’nın Portekiz’in gaz ithalatının hala %15’ini oluşturduğu 2021 yılına kıyasla önemli bir sıçramadır.

Maliyetinin 26 milyar dolar olacağı tahmin edilen ve yapımını da büyük olasılıkla batı sermayesine yakın Çinlilerin üstleneceği 5.600 km.’lik Nijerya-Fas boru hattı, diğer Avrupa ülkelerine de yansıyarak Rusya’dan tedarik edilen gazın miktarını azaltacaktır.

Tüm bu gelişmeleri gören Rusya, Sahel Bölgesindeki etkinliğini Batı Afrika kıyısındaki ülkelere doğru genişletmek istiyor. Ancak bu bölgede Batı Sermayesi tarafından büyük engellere takılmaktadırlar.  

1 Ağustos 2024’te Nijerya’daki gösterilerde Putin ve Rus bayrağı açarak Rusya’dan yardım isteyen göstericiler, Nijerya kolluk kuvvetleri tarafından tutuklanmıştı. Buna benzer olaylar kıyı şeridindeki diğer ülkelerde de yaşandı.

Nijerya’nın Avrupa ve Rusya ile ilişkilerini çok büyük oranda ABD’nin Nijerya’ya atadığı Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi Richard Mills ve İngiliz bürokrasisi tarafından belirlendiği, tüm yerli ve yabancı yatırımcılar tarafından bilinmesi gerekir.

Nijerya ve diğer kıyı şeridindeki ülkeler, doğal gazlarını zaman içerisinde Avrupa’ya daha etkin pazarlamayı başaracaklardır. Bunu Avrupa ve Amerika şiddetle destekliyor. Çünkü, Rusya gibi Avrupa’yı enerji ile tehdit edecek konumda olmamaları bunun başlıca nedenlerinden biridir.

Yatırım Yol Haritası

Avrupa ve ABD’nin bu bölge için önem verdikleri politikaların başında, başlıca Nijerya ve Senegal’den Rusya’yı olabildiğince uzak tutmaya çalışmaktır. Şu anda Nijerya’daki en büyük çelik fabrikasının Ruslar tarafından işletilecek olması bu politikayı bozmayacaktır.

Nijerya kıtadaki en kalabalık nüfusa sahip ve 2075 yılı projeksiyonları Lagos’un 57 milyon nüfusu ile gezegendeki en kalabalık ikinci şehir olacağını öngörmektedir ve bunun gerçekleşmesi muhtemeldir.

Nijerya ve kıtadaki diğer ülkelerin genç nüfuslarıyla övünmeleri, onlar için aslında bir tuzağın başlangıcıdır.

Ülke, doğalgaz ve maden ihracatından büyük paralar kazanacaktır. Ancak çoktan 200 milyonu aşmış nüfusuyla kazancını bu genç nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaya ayırmak zorunda kalacaktır. Kısaca; eğitim, altyapı, sağlık gibi gereksinimleri karşılamaya odaklanmak zorunda kalacaklar ve bu durdurulamayan bir süreç olacaktır. Nitekim ABD’nin ülkenin yaklaşık 1 trilyon dolarlık altyapı yatırımına ihtiyacı olduğu yönündeki tahminleri oldukça tutarlı görünüyor.

Nijerya’nın Afrika’da en çok teknoloji merkezine sahip olması, bizi yanıltmamalıdır. Çünkü bu teknoloji merkezlerinin ülkeye katkısı sınırlı olup, yabancı sermayenin maliyetlerini düşürmeye yönelik de birçok teknoloji merkezi olduğu unutulmamalıdır.

Diğer yandan ise, basit anlatımla ülkede iki tür tarım bulunmaktadır. Birincisi düşük işçilik maliyetleri nedeniyle yabancı ülkelerin ihtiyaçları için yine yabancılar tarafından kontrol edilen tarım alanlarıdır. İkincisi ise, ülke içindeki ihtiyaçları karşılamaya yönelik olup, ihraç edebilecekleri ürün çeşitliliği sınırlıdır.

İmalat sektöründe ise, çok ciddi mesleki bilgi eksiklikleri bulunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Örneğin bundan iki yıl önceki hesaba göre; sadece kaynakçı açığı nedeniyle ithal ettikleri işçilere yıllık ödenen 10 milyar doları aşan bir tutar ortaya çıkmaktadır.

Tüm bunlar birbirinin tetikleyicisi ve ülkede fabrikalaşmayı yavaşlatan yerel halktaki mesleki bilgi eksikliğine çözüm yolları sınırlı ve şimdilik kaynak ayırmakta zorlanılıyor.

Nijerya kökenli Aliko Dangote’nin Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Dangote Grubu’nu başarılı kılan en önemli unsurlar, çok uluslu olması ve sahadaki eğitimli mavi yakalı personelidir.

Türkiye’nin Yaklaşımı

Türkiye son yıllarda bölgedeki iş gruplarıyla ve mason localarıyla önemli ilişkiler geliştirdi. Ama her şeye rağmen gerekli düzeye henüz ulaşabilmiş sayılmaz.

Çünkü buradaki gücümüzü göstermenin ana kurallarından birisi, iyi siyasi ilişkinin yanı sıra imalat sektöründe yer almaktan geçer.

Örneğin; Çin bu konuda oldukça başarılı. Bir yandan altyapı ve maden işletirken, diğer yandan da ülkedeki irili ufaklı tarım ve imalat sektörlerine de girmektedir. Böylece ülkelere kök salabilmekte ve uzun süre devamlılığını pekiştirmektedir.

Ülke politikası olarak Nijerya’nın genç nüfusu ve konumu nedeniyle birçok imalatımızı buraya taşıyarak gelişebiliriz.

Diğer ülkelerde ve Nijerya’da imalat yaparak ülke içinde ise teknolojik açıdan yoğun sektörlere yoğunlaşmak, şu anda hızla yaşlanan nüfusumuzun devamlılığını kolaylaştıracaktır.

Bunun dünyadaki en belirgin örneğinin Güney Kore olduğunu ve ardından da Japonya’nın geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Nitekim; sadece Batı Afrika değil diğer kıta ülkelerinde de Çin gibi imalat sektörlerine giriştikleri görülmektedir.

Laf Afrika’nın imalat sektöründen açılmışken ABD ve Avrupa destekli olarak Nijerya’yı en başa oturtarak kendileri için gerekli ürünleri imal ettirmek adına ülkenin bir üretim üssüne dönüştürülmek istenmesi önümüzdeki yıllarda bir ivme haline gelecektir.

Kısaca, Nijerya batı sermayesine yakın bir ülke ve bu nedenle Türkiye’nin burada çok daha yoğun faaliyet göstermesi için tüm koşullar hazır durumda.

Şimdi size bir örnek vermek istiyorum!

2009 yılında Nijerya Meclisinde bir politikacı:

“Madenlerimiz sömürülüyor ve gelişemiyoruz. Tarihlerinde rahatsız edici sömürgecilik yok. Türkler işini yapar. Parasını alır ve gider” ifadelerini kullanmıştı.

Muhalefet etmek istemem. Ama ülke olarak bu tarz fırsatları değerlendirmekte muhtemelen liyakat ve kültürel yapı nedeniyle pek başaramıyoruz. Ama öğreneceğiz.

Nijerya yatırımlar açısından Batı yanlısı ülkeler ve Türkiye için büyük fırsatlar sunmaktadır. Altyapı işlerinde mutlaka yer alacağız. Nitekim Şubat 2025 başında Lagos Lekki-Epe Uluslararası Havalimanı için bir Türk inşaat kuruluşuyla mutabakat zaptı imzalandı. Ancak bir projeyi tamamlayarak çekilmek, yeni dünya anlayışında geçerliliğini yavaş yavaş yitirmek üzere.

Elbette bu tarz projelerde yer alacağız. Hepsi birbirinin tamamlayıcısı. Ancak Nijerya, DRC, Mısır gibi ülkelerde imalat sektörüne girmek, ülkenin daha istikrarlı ekonomiye kavuşması için önemli bir koşuldur.

Batı Afrika kıyı ülkelerinde ve Nijerya’daki siyasi yapılara baktığımızda, tamamı Avrupa ve ABD tarafından desteklenmektedir.

Konuyu bir de Afrika Kalkınma Bankası (AFDB) üzerinden değerlendirmek gerekir. Çünkü bu sürekli gözden kaçmaktadır ve birçok kişi de bunun farkında değil. AfDB’nin finanse ettiği projelere baktığımızda Batı Afrika bölgesine ağırlık verildiği görülecektir.

AfDB’nin oy kullanmada ülkelerin gücüne baktığımızda %10,1 ile Nijerya birinci sırada. ABD %7,6 ile ikinci, %6,3 ile Japonya üçüncü sırada yer almaktadır. Rusya yanlısı Libya’nın oy oranı %2,7 Çin’in oranı sadece %1,4.

Tüm bu oranlar bize bölgede uygulanacak politika eğilimlerine ışık tutmakta ve Türkiye olarak bölgeye daha da yoğunlaşmak yerinde bir karar olacaktır.

Hele enerji sektörünü ihmal etmemek koşuluyla…

“Türkiye’nin yurtdışı faaliyetleri” dediğimizde, birçoğumuzun aklına müteahhitlik kuruluşları gelmektedir. Ticaret Bakanlığımız başkanlığında, Türkiye Müteahhitler Birliği ve firma temsilcilerinin katılımıyla 30 Ocak 2025’te “Birleşik Krallık-Türkiye Üçüncü Ülke İşbirliği İş Forumu” Londra’da gerçekleştirildi. 

Forum kapsamında üçüncü ülkelerdeki projelerde firmalarımıza sağlanabilecek finansman desteği hakkında bilgi paylaşımının yanı sıra, işbirliği tesisi için de katılımcı firmalar arasında ikili görüşmeler düzenlenmişti.

Bu tarz gelişmeler iş geliştirme için önemli. Ancak kendi finansmanımızı kendimiz sağlayarak Nijerya ve diğer ülkelere sadece müteahhitlik alanında değil, uzmanı olduğumuz diğer sektörlerle de girerek oralardaki kalıcılığımızı artırmaya yönelmeliyiz.

Bu artık gerçek bir siyasi ve ekonomik hedef olacaktır.

Vedat ÖZKAN

Yazar, Araştırmacı ve Öngörü Uzmanı

Yazar Vedat ÖZKAN‘ın Önceki Yazıları

Afrika’daki Masun Yağışların Bilinmeyenleri! Okumak İçin 

Vietnam ve Filipinler’den İnşaat İşçisi mi Geliyor? Okumak İçin


Masonluk: İstanbul’daki Afrikalı Kardeşler Okumak İçin

Brezilya’nın Afrika’daki Varlığı Okumak İçin
Angola’nın Çin Ziyareti ve Türkiye Angola’yı Neden Önemsemeli? Okumak İçin

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.