İnşaat Tedarik Dergisi

İnşaat – Yatırım – Proje – Ulaştırma – Mimarlık – Enerji – Maden – Şantiye

Afrı̇ka’da İş Bağlamak İçı̇n Kullanılan Klası̇k Yöntemler Tarı̇he Karışıyor!…

Yazımıza başlamadan önce görüşlerimizin hem karşılaştırılabilir hem de daha anlaşılabilir olması için, aşırı genelleme yaparak dünyadaki bazı bölge ve kıtalarda altyapı yatırımları başta olmak üzere, işleyiş sürecine değinmekte fayda var!…

Şimdi Latin Amerika’dan söz edelim! Burada Batı kültürünün etkisi ağır basıyor ve her ne kadar gerçek demokrasi ile yönetilmeseler de belirli prosedürleri takip etmek zorunda kalıyorlar ve ihale sonuçları buna göre belirleniyor.

Avrupa ülkelerinde ise; kanun ve denetim mekanizması çok katı olduğundan altyapı ihale sonuçları için yatırımcı kuruluşlar çok önemli oranda savaşmak zorunda kalıyor. Tabi ki buna Rusya’yı da dahil etmek gerekir.

Asya kıtasında ise; doğuya doğru gidildikçe demokratik ve etik süreçlerin dışında ortaya çıkan oluşumlar, yatırım üstlenecek firmaları belirliyor. Şaşıracaksınız ama buna belirli oranda Japonya ve Güney Kore de dahil.

Burada ele alacağımız konu daha ziyade yatırımcıları aydınlatmaya yönelik olup, diğer yandan da yoğun bilgi içeriyor ve takdir edersiniz ki doğal olarak da bazı kısımlara sansür uygulamak zorunda kalacağız.

Ayrıca bu yazımızı okurken kendi ülkeniz dışındaki durumlar açısından olayları değerlendirmeniz rica olunur. Çünkü Sahra Altı Afrika’daki altyapı işleri, diğer bölgelere kıyasla farklı ilerliyor ve her ülkenin yatırımcısı neredeyse aynı sorunlarla karşılaşıyor.

Afrika’daki yeni iş bağlantı yolları klasik anlayışın dışına çıktı. Danışmanlar ve şirket içerisindeki iş geliştirme yöneticilerinin yöntemleri artık işlevselliğini yitirmek üzere.

Hedefimize doğrudan Sahra Altı Afrika’yı almamızın nedeni ise, bölgenin ekonomik olarak güçsüz olması ve her şeyden önemlisi kıta insanlarının eğilim olarak beyaz insana karşı sömürgecilikte direnmeye çalışması ve demokratik düzenden uzak anlayışlarla bol madenler burada yeni tip iş geliştirme yöntemlerini diğer bölgelere göre daha belirgin kılmaktadır.

Artık yeri geldikçe bazı örnekler de sunarak konumuza geçiş yapabiliriz.

Kuralları Değiştiren Temel Nedenler

Sahra Altı Afrika’nın dünyada bilinen yeraltı minerallerinin %30’una ev sahipliği yaptığı söyleniyor. Bu oran her ne kadar teorik olsa da kıtanın gelişmişlik düzeyi, tarım olanakları, enerji ve aşırı genç nüfus ve bu nüfusun durdurulamayan altyapı ihtiyaçları nedeniyle; eli kazma ve kürek tutan tüm dünya ülkelerinin neredeyse tek odak noktası Afrika’dır.

Dünya sanayisinin geleceği için madenlere ulaşabilmeyi sağlayacak demiryollarının yarısı 150 yıl önce planlandı. Bir kısmı 1960’lara kadar inşa edilirken Afrika ülkeleri bağımsızlık kazanmaya başlayınca belirli bir süre hız kesti ve son yirmi yılda bu demiryolu ağları tekrar hızlandı.

Bunun yanı sıra karayolları ve köprü inşaatları da ticareti geliştirmek için öncelikli altyapı çalışmaları arasında yerini aldı.

Kıta, varlığını sürdürebilmek için yabancı kuruluşlara topraklarını açtı ve zaman zaman da bazı ülkeleri kovarak yeni güç dengeleri kurmaya çalıştılar.

Ancak kıtanın insanları modern çağın teknolojik ve tüketim ürünlerine yönlendirilerek zenginleşmeleri önlendi. Kıta milliyetçiliğine yönelik üretim olanakları olması gereken düzeyin altında tutularak genç nüfusların zorunlu ihtiyaçlarına yönelik altyapı projeleri geliştirildi.

Kısaca, fabrikaya ihtiyaç varken spor tesisi kurularak ithal spor malzemelerin satışı arttırıldı.

Tüm bu gelişmeler, hem hızla artan genç nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak hem de değerli madenleri dünya ekonomisine kazandırmak için Afrika’da dünyanın geri kalanına kıyasla birçok şeyin alışılmışın dışına çıkmasına neden olan başlıca etkenler olmuştur.

Diplomasi Devre Dışı

Batılı ülkeler ve Asya’nın güçlü ekonomileri onlarca yıl boyunca Afrika’da kendi ülkelerinin çıkarlarını uygulayabilmek için yerel politikacılarla iyi ilişki geliştirerek belirli güvenceler ve sözler verdiler.

Bu yavaş işleyen bir süreçti. Soğuk Savaş dönemi sonrası teknolojik ilerlemeyle beraber tüketim ihtiyaçlarını karşılamak için dış temsilcilikteki diplomatların çabalarının yetersiz kaldığı büyük ülkeler tarafından görülmeye başlandı.

Bu süre zarfı içerisinde kamu otoriteleri büyük güce kavuşunca, işleri daha da hızlandırmanın yollarını aradılar.

Diplomatlarla ilgili en büyük sıkıntılardan birisi, Afrika’da kendi ülkeleriyle ilgili güvenceler verirken diğer yandan da kendi maddi çıkarları üzerine yatırımcı tedarik yolunu seçmeleri üzerine belirtilerin bulunmasıdır.

Bu durum, zamanla Afrika ülkeleri kıtaya gelen bazı yatırımcıların konuşulan konuların dışına çıktığını görmeyi başlamasıyla; doğruca ikili devletlerin Başkanları ile iletişime geçtiler ve yatırım bağlantıları bu şekilde yeni boyut kazandı.

Özel Yetkili Temsilciler

Dünyada birçok hükümet Afrika’da iş bağlantıları için yerel politikacılara rüşvet vererek büyük altyapı projeleri kazandı.

Örneğin Çin bunu düzenli yaparken, Rusya askeri tehdit de kullanarak Sahel’de madenleri ele geçiriyor. ABD ise yakın geçmişte yurtdışında Amerikan firmalarına rüşvet vermeyi serbestleştirdi. Yani yasallaştırdı.

Tüm bu faaliyetler diplomatlarla yürütülemezdi. Çünkü onlar bizzat sermayenin sahibi değildi ve daha hızlı kararlar için iş dünyasına yakın ve Afrika’da iyi ilişkiler geliştirmiş eski diplomatlar ve iş insanları, bazen gayri resmi bazen de “özel temsilci” sıfatıyla bizzat merkezi hükümetler tarafından geniş yetkilerle donatılarak kıtaya gönderilerek daha hızlı sonuçlar almaya başlamıştır.

Bu oluşumu İngiltere ve Fransa yıllar önce başlatan ilk iki ülke oldu. Etkili bir yöntem olduğu görüldükçe, başka ülkeler de bu yönteme başvurdu.

Çünkü burada diplomasinin yavaş işleyişi yoktu. Ayrıca özel yetkilerle donatılmış temsilciler, doğruca ticarete ve her iki tarafın da maddi kazancına odaklandığı için, anlaşmalar hiçbir prosedüre takılmadan ve bekletilmeden sonuca ulaşmaya başladı.

Bunun son günlerdeki en etkili örneği ise; Donald Trump, dünürü Lübnan asıllı iş adamı Massad F. Boulos’u Afrika Özel Temsilcisi olarak atayarak Demokratik Kongo Cumhuriyeti Devlet Başkanı ile görüştürerek, tek celsede yıllardır diplomasi ile çözülemeyen maden konusunu çözüme kavuşturarak ülke madenlerine Amerikan şirketlerinin girişini hızlandırdı.

Yeni dünya düzeninde Sahra Altı Afrika’da madencilik, enerji, tarım ve altyapı yatırımları yapmak isteyen uluslararası şirketler, tescilli oldukları ülkelerin gayri resmi kamu kurumları olmaları ve devlet politikalarının yatırımlar yoluyla özel şirket statüsündeki kuruluşlar üzerinden yürütülmesi nedeniyle, yeni dünya düzeninde en işlevsel yol olarak görülmeye başlandı.

Yakın bir gelecekte Sahra Altı Afrika ile iş bağlantılarının temellerini Büyükelçilikler değil, onların yerine özel yetkilerle donatılmış temsilcilerin yer alacağını görmek, zor bir ihtimal olmaktan çıkmak üzere.

İş Geliştiriciler Devre Dışı

Sahra Altı Afrika’nın büyük potansiyelinden pay almak isteyen yatırımcılar, yerel iş geliştirme temsilcileri ile işbirliğine gittikleri uzun zamandır uygulanan bir yöntem.

Ancak günümüzde öteden beri devam eden bu yöntemin başarıdan uzak olduğu görülmektedir. Çünkü bunlar bir aracı konumunda ve iyi ilişki içerisinde oldukları kendi kamu otoritelerinden yatırım bilgilerini alarak hizmet verdikleri kuruluşlara pazarlamaya çalışırken bir başka ülkenin kuruluşu, doğruca yerel kamu otoriteleriyle iletişime geçerek, başarıya ulaştığını gösteren örnekler çokça karşımıza çıkıyor.

Afrikalı kamu yetkilileri kendi ülkelerinde bulunan büyükelçilikleri görmezden gelerek, birinci elden yatırımcı aramaya yönelmiş durumdalar.

Diplomatlar ve yatırımcı olmak isteyen kuruluşlar, henüz bu yeni trendin farkına varabilmiş değil. Afrikalılar bu konuda genellikle yatırımcı bulmak istedikleri ülkedeki sıradan ve hiçbir kamu yetkisi olmayan kişiler ile artık ciddi irtibatlar gerçekleştirmeye başlamıştır.

Bu oluşumun en büyük amacı, sonuca hızlı ulaşmak. Şaşıracaksınız ama bu girişimin en büyük özelliklerinden birisi, her iki tarafta da dürüstlüğün ön plana çıkmasıdır.

Tayvan Örneği

Tayvan’ın Afrika’da diplomatik tek temsilciliği Eswatini’de bulunuyor. Buna rağmen Tayvan dünyanın en büyük ekonomilerinden biridir.

Ekonomilerini ayakta tutabilmek için üretimlerinde kullanmaları gereken birçok yeraltı kaynağı bulunuyor. Nitekim bu kaynaklar sayesinde dünyanın en büyük çip üreticisi konumundalar.

Tayvan’ın en büyük ticari ortakları ABD ve Çin olup, ülke ekonomisini ayakta tutabilmek için hammadde tedariğinde bu iki ülkenin katkısı büyüktür.

Tayvan, Afrika’da Çin baskısı nedeniyle kendi adına madenler işletemiyor ve kıtadaki bazı madenler hiçbir mantığa uymayacak şekilde belirli kuruluşlara tahsis ediliyor. Böylece Tayvan’ın gereksinimi olan madenler sağlanıyor.

Tüm bunlar, diplomasiden uzak özel kuruluşlar üzerinden gerçekleşiyor. Eğer ülkelerin diplomatları devreye girecek olsaydı, kendi merkezi hükümetlerinden birçok onay almaları gerekecekti ve sonuca ulaşmak uzun yıllara yayılacaktı.

Dünyada diplomasiyi bypass ederek özel kuruluşlar aracılığıyla bir ülkeye hammadde sağlayan en iyi örnek Tayvan’dır. Bunu gören ülkeler, faaliyetlerini doğrudan özel kuruluşlara yönlendirerek egemenlik kurma yolunu seçiyor ve klasik diplomasinin iş bağlama yöntemlerini rafa kaldırıyorlar.

Sömürgeciliğe Direnmek

Sahra Altı Afrika ülkeleri sessizce sömürgeciliğe karşı direnmeye çalışıyor. Ama bunu sahip oldukları olanaklar doğrultusunda gerçekleştirmeye çalışıyor.

Keşfettikleri yöntemlerden birisi, ülkelerinde sömürgecilik sıfatı olan kıta dışı yabancı diplomatik temsilciliklere karşı pek hissettirmeden prosedürleri yavaşlatarak, kendi çabalarıyla kendi seçecekleri kuruluşlara yönlendirmeye önem vermeye başladılar.

Afrika ülkeleri bir risk bölgesi görüldüğünden uluslararası finans organizasyonlarından bağımsız olarak kendi yeraltı kaynakları karşılığında yabancıların yatırımlarına yönelmeye başladılar ve bu anlayış kıtada yeni yeni yerleşmeye başlıyor.

Çünkü uluslararası finans kuruluşları devreye girdiğinde bu durumun kendileri için daha maliyetli olduğunu fark etmeye başladılar.

Bunun için kamu yetkililerini ve hatta Devlet Başkanlarını güvendikleri üçüncü ülkelerin sıradan insanlarıyla dahi bilgi alışverişi için görüştüren ülkeler ortaya çıkmaya başladı.

Bir yandan kıtada daha hızlı iş bağlamak isteyen yabancı ülkeler özel temsilcilere yönelirken, diğer yandan da sömürgenin şiddetini azaltmak isteyen Afrika ülkeleri, kendi çabalarıyla gözüne kestirdikleri ülkelere giderek yatırımcı arama dönemi kıtada her geçen gün daha da belirginleşecektir.

Bunu fark edip buna ayak uyduran kuruluşlar, kıtada hâkim olmaya başlayan yeni anlayışın içerisinde varlıklarını daha rahat sürdürebilecektir.

Vedat ÖZKAN

Yazar, Araştırmacı ve Öngörü Uzmanı

Yazar Vedat ÖZKAN‘ın Önceki Yazıları

 Nijerya Yatırımları ve Türkiye Denklemi Okumak İçin  

Afrika’daki Masun Yağışların Bilinmeyenleri! Okumak İçin 

Vietnam ve Filipinler’den İnşaat İşçisi mi Geliyor? Okumak İçin


Masonluk: İstanbul’daki Afrikalı Kardeşler Okumak İçin

Brezilya’nın Afrika’daki Varlığı Okumak İçin
Angola’nın Çin Ziyareti ve Türkiye Angola’yı Neden Önemsemeli? Okumak İçin

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.