Vedat ÖZKAN
İnşa Etme Kültürü – İnşaat Kuruluşlarında ve Şantiyelerde İnsan Davranışları Kitabının Yazarı
Toplumsal yaşayış içerisinde düzensizlik sürekli artmak zorundadır!
Yemek yerken dağıtırız. Çocuklar oyun oynarken olabildiğince dağıtırlar. Pikniğe gideriz ve mutlaka arkamızda tahribat bırakırız.
İşte etik ve ahlâk konularına bu “dağınıklık” kavramı üzerinden yaklaşmamız gerekir. Dağınıklığı yaratırken ve toparlamaya çalışırken takındığımız tavırlar bu konuda belirleyicidir.
Şantiyelerde ise, var olmayan bir oluşumun yani dağınıklığın belirli bir düzene sokularak ve birleştirilerek tamamlanmaya çalışılmasıdır. Bu da şantiye işlerinin etik ve ahlâki değerlerine konu olacak başlangıç noktasının biraz çeşitlilik gösterdiği anlamına gelmektedir.
Kısaca buradaki görüşlerimiz şantiyelerdeki dağınıklığı toparlamaya çalışırken; etik ve ahlâk olarak algılayacağımız bazı önemli konulara; sadece giriş niteliği taşıyacaktır.
Çünkü birisi için geçerli olan şey bir başkası için geçerli olmayacaktır. Bu dağınıklığın bitirilmesi ise, şantiyenin tamamlanması anlamına gelecektir.
Uyumsuzluk
Şantiyelerde çalışanlardan beklenen etik değerleri genellikle işveren, üst düzey merkez yöneticileri ve şantiyelerin proje yönetimleri belirler. Ahlâk içerikli değerler ise; genellikle kültürel yapıyla beraber gelir ve bu konulara hiçbir yönetici dokunmaz.
Tarafımca gerçekleştirilen ve uzun bir zaman dilimine yayılmış önemli bir gözlem ve belirlemeye bağlı olarak; şunu söylemek oldukça yerinde olabilir:
Şantiye çalışanlarının etik ve ahlâk kurallarına uymadığını düşündükleri kişi veya yöneticilerin daha hızlı zenginleştiği yönünde güçlü veriler karşımıza çıkmaktadır.
Şantiyelerin tamamlanma süreçlerindeki en önemli konulardan biri suistimaller olmasına rağmen, bu alanla ilgili neredeyse önlem alınmadığı görülmektedir.
Eğer önlem alınmış olunsaydı veya belirli bir kesim çalışanın düşünce yapısında değişiklik olsaydı; suistimaller konusu şantiyelerin günlük yaşamından büyük olasılıkla en önemli konu olmaktan çıkmış olacaktı.
İşte burada sorgulanması gereken şey, suistimallere önlem almanın mı yoksa almamanın mı en doğru karar olacağıdır.
Bu görüşe şiddetle karşı gelebilirsiniz!
Ancak şantiyede suistimal gerçekleştiren bir kişi bu eylemine mizah ve vicdan eklerse, diğer şantiye çalışanları onu yargılamak yerine, o kişiye sempatiyle yaklaştıkları sıkça görülecektir.
Ayrıca şantiyede hırsızlık olduğunu ve kolluk kuvvetlerinin olaya dahil edildiğini düşünelim!
İnşaat işleri maddi güçle gerçekleştirildiğine göre; şantiyelerin kendi güvenliği olmasına rağmen, malzeme ve teçhizatını koruyamaması ne kadar etik ve ahlâki olabilir?
İşte bu düzen anlayışı bir şantiyedeki değerlere yükleyeceğimiz anlamı ve yargıyı belirler.
Emir Alanın Etik Değerleri
Türk inşaat kuruluşları, şantiyelerde uygulayacakları etik ve ahlâk kurallarının esneklik paylarını belirlerken çok geniş çerçeveden bakmaları gerekir. Çünkü dünyanın önemli bölümünde iş görmektedirler.
Kölelik yaşamış toplumların bölgelerinde bulunan şantiyelerde yerel çalışanlar arasında dayanışma çok yüksel olduğundan, ilk zamanlar veya uzunca bir süre Türk inşaat kuruluşları o bölgelerde iş görmekte zorlanır.
Güney Hint-Çin bölgesini bilen birisi olarak; Sakon Nakhon bölgesinin geleneksel kültüründen gelen birisine yüksek sesle konuşarak iş gördüremezsiniz. Bunu etik ve ahlâki bulmaz.
Veya komünizm mantığında yaşamış birisine; sürekli emirler vererek veya ondan daha özverili olmasını beklerseniz iş gördürme konusunda sıkıntı yaşarsınız.
Latin dünyasının önemli bir kısmında; sizin mizah ve eğlence anlayışınız ile onlar arasında büyük çeşitlilik olduğundan dolayı önce onları mizahla yönlendirme yollarını keşfetmelisiniz.
Her şeye rağmen eninde sonunda karşılıklı olarak uyum sağlanacaktır. Ama diğer yandan da şantiyelerin bitiş zamanı da oldukça yaklaşmaya başlar.
Yöre çalışanlarıyla şantiye yöneticilerinin arasındaki uyumun en üst çatısında, etik değerlere bakış açısı bulunur.
Etik değerler, yönetici olmayan ama emir alan kesimde belirli bir süre sonra maddi kazancın önüne geçmeye başlar. Yani etik değerleri çiğnenen bir şantiye çalışanı, belirli bir süre sonra maddi geliri kesilecek olsa dahi o işten uzaklaşmaya çalışır.
Bu nedenle şantiye yöneticilerinin özellikle yerel çalışanlar üzerinde “etik değerlerin korunarak uyumun sağlanmasına” büyük önem vermeleri gerekir.
Bu sağlanmadığı sürece, yönetici kesimlerin hoş olmayan sonuçlara dahil olmalarının olasılığı yükselerek maliyet değerleri etkilenecektir.
Etik ve Ahlâk Çatışmalarına Örnekler
Etik ve ahlâki değerler kişinin inanç ve beklentileriyle yakından ilişkili; ama bu konuda doğruları belirlememiz oldukça güç olacağından, sadece belli başlı örnekler vermemiz sanırım en uygun olacaktır.
- Hırsızlığı işverenden pay alma olarak gören bir çalışanla işini dürüstçe gerçekleştirmeye çalışanın önemsedikleri değerler temelde aynı olup, yorumlamaları farklıdır. Böyle durumlar karşısında bir şantiyede düzeni sağlamaya çalışan en önemli unsur, aslında bağlı olduğumuz etik ve ahlâki değerleri savunmak için verdiğimiz psikolojik savaştan geçer.
- Şantiyede az bir maaşa çalışan bir kişinin yöneticilerine ve işverene karşı takınacağı tavır; düzene uyuluyormuş gibi görünmek olacaktır. Ama eylemleri temelde bunu reddedecektir. Çünkü etik ve ahlâki değerlerin uyumlu olması için, kişiler arasındaki konum ve gelir seviyelerinin olabildiğince birbirine eşit olması gerekir.
- Bir kişinin işe ihtiyacı bulunması nedeniyle; gerekirse yanlış bilgi vererek işe başlamak isteyecektir. Bu onun için son derece etik ve ahlâki olacaktır. Ama bu tarz yolla işe başlayanların şantiyelerde görevlerini suistimal ettiklerine dair belirgin veriler bulunmaz.
- İç işleyişi daha karışık ilerleyen şantiyelerde yaş grupları arasındaki uyuma özen gösterilmez. Konuya genellikle verilecek maaş açısından yaklaşılır. Devamında ise sıkça görünen işten çıkartmalar veya ruhsal gerilimler bulunur.
İş görürken gerçekleşen bütün bu çatışmalar; şantiyeler bitirilmeye çalışılırken gerçekleşir ve maliyetlerin coşmasını sağlar.
Kısaca, bir işveren veya proje yönetimi şantiye çalışanlarından görmek istedikleri şeyler; teorik boyutta kaldığı sürece etik ve ahlâk değerleri çatışmasının yarattığı bu büyük maliyetten kurtulamazlar.
Etik ve ahlâki değerleri bir şantiyede işlevsel hale getirmek, ticari danışman mantığı ile sağlanamaz. Bunun en önemli koşulu; aynı veya benzer konumda görevli şantiye çalışanlarının olanaklar doğrultusunda gelirlerini birbirine yakınlaştırmaya çalışmak gelmektedir.
Bunun dışında uygulanacak neredeyse bütün girişimler, bu alandaki en maliyetli yol veya işlevsellikten uzak olacaktır.
Kamu Otoritesi
1990’ların başında tasarlanan ve şu anda dünyada uygulanmakta olan kamu otoritesinin ekonomiye karşı yaklaşımları; biz farkında olmadan her alanda olduğu gibi şantiyelerde de etik değerlerimizi belirler duruma gelmiştir.
Kısaca ara prosedürlerin aşılarak istenen sonuca bir an önce ulaşılmaya çalışılması; psikolojik gerginlikleri daha çok yaşamamıza neden olmaktadır. Bu da özellikle son 30 yılda teknolojik gelişmelerle beraber, etik ve ahlâka yüklediğimiz değerlerin değiştiğini göstermektedir.
İşte tam bu noktada size çok iddialı bir durumdan söz etmek istiyorum!
Etik ve ahlâki değerlerin çatıştığı veya eğilim gösterdiği şantiyelerin “ihale bedelleri”nin muadillerine göre daha düşük olma eğilimleri bulunur.
Kafa karıştırıcı gibi algılanan bu iddiamın nedenlerini uzunca açıklayabilirim. Ancak buradaki giriş niteliğindeki konumuzun dağılmasına neden olacaktır. Dolayısıyla bunu anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum.
Konuya bir başka boyuttan baktığımızda ise; tarihi belgelerde insanlığın yapılaşmada hangi değerleri hangi gerekçelerle önemsediği görülecek ve buna kendi kültürümüzden bir örnek vererek devam etmek istiyorum.
Oğuz Kağan Destanı’nın bir bölümünde, hükümdar yeni saray yaptırtırken inşaatta çalışanlara iyi yemek verilmesi ve haksızlık yapılmamasını emretmiştir. Çünkü bunun uğursuzluk getireceği düşünülmüştür.
Tarihin bir başka sayfasına baktığımızda da; bizim toplumumuz tarafından pek bilinmeyen Laos-Kamboçya-Tayland bölgesinde kralların inşa ettirdiği tapınaklarda, çalışanlara en iyi yemeklerin sunulduğuna dair sıkça kayıtlarda rastlanır.
Günümüzde de kamu otoriteleriyle iç içe olan inşaat kuruluşlarının şantiyelerinde, diğerlerine oranla şaşırtıcı bir biçimde açık ara farkla daha iyi yemeklerin hazırlandığı görülecektir.
Bütün bunları bir veri, istatistik ve tarihi kaynaklardan elde edilen bilgi olarak düşünmeliyiz. Ama yorumlanmaları her zaman çeşitlilik gösterecektir.
Bu bilgiler bize gösteriyor ki; kamu otoritesinin veya yönetenin konumuna bağlı olarak, inşa edilen yapı için uygulanan etik ve ahlâki değerlerin kesinlikle farklı olabileceğidir.
Unutmayalım ki; bugün bile kamu ve özel sektör çalışanlarının düşünce yapılarında önemli farklılıklar bulunur ve savunacağımız etik değerleri biçimlendirir.
Bunun için şantiyelerde çalışan bir kamu emeklisiyle; diğer şantiye çalışanlarını kıyaslamanız yerinde olacaktır.
Dağınıklık ve Uyum
Etik ve ahlâk konusundaki değerlerimizi zaman ve mekâna göre değerlendirmeli ve belirli kalıplara oturtmamalıyız.
Ama en başta belirttiğimiz “dağınıklık” kavramını şantiyelerin tamamlanmasına giden süreçte çalışanlar arasındaki uyumu sağlamak için merkezimize çoğunluğun etik ve ahlâki değerlerini almalıyız.
Bunun için iyi bir yönetici olmaya gerek yok. Nitekim şantiyeleri en iyi idare eden yöneticiler yetenekli oldukları için değil, her ne kadar bunu yüksek sesle telaffuz etmeseler de etik ve ahlâk değerlerini önemsemeleri veya önemsiyormuş gibi görünmeleridir.
İnsanların yemek yeme biçimleri etik ve ahlâki değerlere uyum sağlayıp sağlayamayacağımız üzerine önemli bilgiler sunmaktadır. Bununla ilgili az ama etkili bilimsel çalışmalar bulunur.
Nitekim şantiyelerdeki öğlen yemeklerini baz alarak oluşturduğum veriler, bu bilgiyi doğrular niteliktedir.
Kısaca şantiyeler üzerine gerçekleştirdiğim özgün çalışmalar neticesinde; etik ve ahlâki değerlere yüklenen anlam o şantiyenin düzenini net bir biçimde belirlediğidir.
Henüz etkisini göstermeyen yapay zekâ teknolojisinin, zamanla etik ve ahlak kurallarımızı değiştirerek şantiyelerde iş görme yöntemlerimizdeki anlayışımızı biçimlendireceğini kabullenmekte yarar vardır.
Cumhuriyetimizin 100’ncü yılını kutluyor ve herkese sağlıklı ömürler diliyorum…
Yazar Vedat ÖZKAN‘ın Önceki Yazıları
Şantiyelerde Din, Irk ve Cinsellik Okumak İçin
Şantiye Patolojisi Okumak İçin
Şantiyecinin El Kitabı Okumak İçin
Türkiye’nin Yurtdışı İnşaat Politikaları Okumak İçin
İdeal Şantiye Yönetimi Okumak İçin
Gerçek Yaşamdan Alıntı: İki Mühendisin Hikâyesi Okumak İçin
Şantiye İşçisi Okumak İçin
Şantiye Odaklı İnsan Kaynakları ve Liyakati Savunmanın Gereksizliği Üzerine Düşünceler Okumak İçin
İnsan Davranışlarının Şantiyelerde Keşfi Okumak İçin
İnşaatın İşverenini Bir de Böyle Değerlendirelim! Okumak İçin
İlginizi Çekebilir
İnşaat İşlerinde “Entrika”
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXIV “Saygı”
Şantiye Tecrübesi Nedir?