İsmail ÖZKAN
Yüksek İnşaat Mühendisi TPY-(İTÜ)
Türkİnşa Yönetim Kurulu Üyesi
Müteahhitlik, Mühendislik, Mimarlık, Teknik Müşavirlik ve Yapı Malzemeleri, Kamu – Denetim, Hukuki Mevzuat, Finans, İşgücü, Tüketici profili alanlarında inşaat sektörünün döngüsü ve organik ilişkileri açısından son karmaşık bir planlama gerektirir.
KİK istatistikleri esas alındığında yılda 6.500 – 7.000 idare kamu ihalesi yapmaktadır. İhale sayısı yıllara göre değişmekle birlikte yıllık yaklaşık 90.000 – 100.000 adet civarındadır. İhalelerin toplam bedeli 2022 bazı ile 350 – 400 milyar TL’dir. İnşaat sektörünün müteahhitlik kısmına bakıldığında, yıllık yaklaşık 20.000 ihale ve 200 milyar TL olup 10.000 civarında müteahhidin teklif verdiği görülmektedir.
İhale sayısı İhale bedeli İdare sayısı
Gn 100.000 400 milyar TL 7.000
İnş. 20.000 200 milyar TL 500
Oran %20 %50 %6-7
Bunların dışında sayı olarak az olan ancak maliyetleri yüksek PPP, KÖİ, YİD, Yİ, YK ve Kurumların kendi mevzuatları çerçevesinde gerçekleştirdiği ihalelerde bulunmaktadır.
Eşik değerin üzerindeki ihalelere bakıldığında (2022 ilk altı ay için) toplam 33.662 ihalenin, inşaat adedi 4096’dır ki bu maliyet açısından 182 milyar TL’nin 118 milyar TL’si yani %65 oranı inşaattır.
Bu rakamlar bize şunu gösteriyor. Çok değişkene bağlı inşaat sektörü ihale sistemi 4734 sayılı yasa içinde nefes alamıyor. İkincil mevzuata atıf yapılarak kurgulanan savunmada artık gerçeği örtemiyor. Her sorunu çözmeye yönelik yapılan revizyonlar sorunu daha da büyüterek karmaşık hale getiriyor. Çözüm içine proje, müşavirlik ve yapımı da alan yeni bir “Yapım İhale Yasası” düzenlemektir. Bu kronik hale gelen aşırı düşük teklif, fiyat farkı ve sözleşme eşitsizliği sorunlarına kökten çözüm olacaktır.
> Artık kamu otoritesi inşaat müteahhitliğini tanımlamalıdır. Biraz teknik kapsamlı meslek, bir parça tüccar, biraz girişimcilik rolü yapan oyuncu niteliği yüklemek inşaat sektörünün sağlıklı sürdürülebilir olmasını sağlayamamaktadır. “İnşaat Müteahhitlik Yasası” sektörün acil ve ertelenemez ihtiyacıdır.
> Sektörün önemli sorunlarından biri de eşgüdüm, iletişim ve sağlıklı koordinasyon yapısına sahip olmamasıdır. Gelişmenin ve sağlıklı büyümenin önünde engel olan bu sorun teknolojik ve bilişim olanakları da kullanılarak kamu, özel sektör, STK, akademik vb. paydaşlarından oluşturulacak “İnşaat Sektör Enstitüsü” ile çözümlenmelidir.
Ne yazıktır ki genel ekonominin %25-30 büyüklüğünü yaratan sektörün güvenilir bir veri tabanı ve sürdürülebilir büyüme stratejileri oluşturulamamıştır.
> Dinamik, çok değişkenli ve çok taraflı inşaat sektörü hızlı ve gerçekçi yapılanmalardan uzakta anlamsız ve haksız rekabet sarmalına kapılmış, yasalar ve mevzuat yığını içinde boğulmaktadır. Sektörün bağımsız ve en geniş payda da organize edileceği “İnşaat Piyasası Düzenleme Kurulu”na ihtiyacı vardır. Teknik yeterlilik yapısı bile çözülememiş umut bağlanan bu sektörün zor gibi görünen ancak karalı duruşlarla yapılandırılabilecek dönüşüme ve radikal çözümlere ihtiyacı hat safhadadır.
> Sözde sözleşme eşitliği var denilen müteahhitlik sektörünün kamu karşısında eli kolu bağlıdır. En haklı taleplerinde bile karşılık bulamayan sektörümüze sunulan seçenek yargıya havaledir. Yargı sistemi ve hızı konusunda ülkemiz gerçeği ortadadır. En hızlı yargı süreci beş yıldan önce sonuçlanmaz. Mali haklarınız geçen sürede erir, teminatlarınız bloke edilir. Sonuç yüzlerce müteahhittin zorunlu iflasıdır. Çözüm ihtiyari olan Tahkim konusunun sözleşmelerde en azından eşik değerin üzerindeki ihalelerde zorunlu olmasıdır. Bu sektörümüze biraz olsun nefes aldıracaktır.
> Sektörün finansman sorunun çözümü kamu ve özel sektör ortaklığı ile kurulacak bir Banka oluşumudur. Bankaların karlılığına bakıldığında diğer kamu bankaların destek projeksiyonları irdelendiğinde bu oluşumun gerekliliği de daha iyi anlaşılacaktır.
> Müteahhitlik firmalarının iştigal alanları ana sözleşmelerinde inşaat sektörü ile sınırlanmalı, yurt içinde kurumsallaşmış firmaların sayısının arttırılması hedef olmalı ve bu amaçla alanlarında uzmanlaşan firmaların sürekliliğinin sağlanması için hisse devirlerinin özel izne bağlanması bir çözüm olarak düşünülmelidir.
> Müteahhitlik firmalarının yıllık cirolarının % 0.5 oranı inovasyon ve ar-ge için ayrılması sağlanmalı, bu husus denetlenmeli, ayrılan bu bedel tahakkuk edecek kurumlar vergisinden düşülmelidir.
> İnşaat sektöründe işgücü ve yönetim metodolojileri özel öneme sahiptir. Mühendis ve alt ölçekli iş gücü nitelikli olmadır. Merkezi bir planlama anlayışı ile soruna çözüm getirilmelidir. Mühendislikte uzmanlaşma deşiğim modelinin temeli olmalı ve mesleki sorumluluk sigortası hayata geçirilmelidir.
> İnşaat sektörü her defasında çoğunlukla yeni bir eseri ortaya çıkartmaktadır. Yüzlerce faktörün karmaşık iletişimini gerektiren klasik eser süreçleri ile kalite, verimlilik, hız ve ekonomik sonuç alabilmek imkânsızdır. Bu durum; sektörün karmaşık yapısı içinde hesaplanamayan ekonomik kayıpları yaratmaktadır. Dünya ölçeğinde performansı kanıtlanmış proje yönetim sistemlerin (PMP, TPY, BİM vb.) ülkemizde de uygulanması sağlanmalı, bu amaçla mevzuatta düzenlemeler yapılmalıdır.
> Müteahhit ve inşaat sektörünün çok katmanlı ve farklı özellikteki yapısı göz önünde, bulundurulmalı, sorunları tek bir torbaya doldurulmamalı, çözümleri belli bir alana ve gruba yönelik olmamalıdır. Sektör STK’larının sağlıklı iletişimi ve koordinasyonu yapısal hale getirilmelidir.
İlginizi Çekebilir
Şantiye Tecrübesi Nedir?
Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim-XXIII “İsrafı Bertaraf Etmek”
Şantiyelerde Manipülasyon