KüccüK Architects Kurucusu Y. Mimar Can Küccük, ülkece yaşadığımız bu zor günlerde gelecek için nasıl dersler çıkarmamız gerektiğini mimarlık, şehir planlama ve kentsel tasarım konularını ele alarak anlattı. Can Küccük’e göre aceleci davranarak yeni yapılar üretmek yerine doğaya uyum sağlayarak sürdürülebilir kararlar almak oldukça önemli.
Deprem konusunda herkesin kendi uzmanlık alanı ile ilgili söyleyeceği konular olduğunu aktaran Can Küccük, konu başlıklarını üçe ayırıyor; depreme dayanıklı yapılar inşa etmek, depreme dayanıklı şehirler inşa etmek ve depreme dayanıklı toplumlar inşa etmek. Bu konuları keskin bir çizgi ile birbirinden ayırmanın neredeyse olanaksız olduğundan bahseden mimar, bir konunun diğerinin alt yapısıyken diğerinin sonucuna dönüşebildiğini dile getiriyor.
Depreme dayanıklı yapılar inşa etmenin doğru tasarımlar, doğru hesaplamalar, doğru uygulamalar ve doğru malzeme kullanmakla ilgili olduğunu aktaran Y.Mimar Can Küccük, bu dört doğrunun bir araya gelmesinin deprem güvenliği açısından mutlak zorunluluklar olduğu dile getiriyor ve ekliyor: ‘’Yapının inşa edilmesi istenen alana, bağlama uygun estetik kaygılar ile birlikte strüktürel dayanımı da içeren kaygılar ile yaklaşmak gerekmektedir. Tasarım aşamasından alınması gereken materyal kararları yapı hayatının sonuna kadar var olabilecek ürünlerden seçilmelidir. Çelik yapılar ağırlık konusunda ve dayanıklılık konusunda betonarme yapılara göre daha sağlıklıdır. Yapının durumuna göre, bitişik nizam olan bir bölgede iki tarafı betonarme yapılar ile çevrili bir tasarımda çelik sistem çözümü üretmek (yasal olarak imkanı olan bir durum olmasa da) binaların salınım farklarına göre birbirine zarar vermesi sonucunu doğuracaktır.’’ Bu noktada hesaplamanın önemini vurgulayan mimar, hesaplamanın tasarım aşamasında başlaması gereken bir süreç olduğunu sözlerine ekliyor. Tasarımcının ileride karşılaşabilecek sonuçlar üzerine önceden çözümler üreterek ilerlemesinin olası sürprizlerle karşılaşmanın önüne geçeğini aktaran Can Küccük, hesaplamanın en önemli noktalarından birinin zemin etüdünün minimum binanın dört köşesinden alınarak yapılması olduğunu dile getiriyor ve ekliyor: ‘’Doğru statik hesabı yapılan bir yapı yanlış zemin etüdü yapılan bir zemine uygulandığında çeşitli sonuçlar karşımıza çıkabilmektedir. Bina önem katsayısına göre inşaat mühendisleri statik hesaplamalarını ve bu hesap doğrultusunda demir, beton varsa çelik büyüklükleri belirtmektedir. Genellikle ülkemizde masa başındaki tasarım ve hesap konuları bir şekilde doğru çıktılar verebiliyor. Ancak üretim aşamasında doğru üretim yapılmaması sonuçları ciddi oranda etkiliyor. İhmal bu noktada oluyor. Eğitimli eleman bu noktanın en önemli çözümlerinden biri olacaktır. Geçtiğimiz süreçte doğru tasarım, doğru hesaplama ve doğru uygulama olsa da bilinçsiz kullanıcılar strüktüre zarar vererek yapıyı savunmasız hale getirmektedir. Bu işlemlerin talimatını veren ve yapanlar hakkında büyük yaptırımlar getirilmelidir. ‘’
Depreme dayanıklı olmanın sürdürülebilir olmasının ilk aşamasının “Depreme Dayanıklı Şehirler” oluşturmak olduğunu aktaran mimar, insanoğlunun tarih boyunca bu kadar doğadan kopuk olarak yaşadığı bir dönem olmadığından ve iklim koşullarından korunarak yaptığımız yapılarda yaşadıkça doğa üstü bir hissiyat ile yaşamanın sonunun doğayla savaşmak olduğunu sözlerine ekliyor. ‘’Doğayla savaşmak yerine doğaya uyum sağlamak sürdürülebilirliğin temelini oluşturmaktadır. Şehirlerin doğru üretilmesinde her ne kadar toplum bilinci önemli olsa da kural koyucu ve uygulayıcıların değişmez tavırları en önemlisidir. Bu nedenle kural koyucuların hiçbir kişisel menfaat gütmeden toplumsal menfaat ekseninde düşünmesi gerekmektedir. Kentsel dönüşüm alanı ilan edilen bazı bölgelerde ada bazlı dönüşüm yapmak yerine parsel bazlı dönüşüm yapmak şehirleşme açısından büyük felaketleri beraberinde getirmektedir.’’ diyen Y. Mimar Can Küccük, özellikle İstanbul gibi şehirlerde bitişik nizam uygulamalarına ivedilikle son verilmesi gerektiğini aktarıyor. Depremin, doğası gereği yapılara salınım hareketi yaptırdığını aktaran mimar, aynı salınımda olmayan yapıların birbirine çarparak zarar vermelerinin kaçınılmaz olduğunu dile getiriyor. Bu bağlamda herhangi bir proje açıklamadan önce mutlaka işinin ehli şehir plancıları tarafından onay alınması gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: ‘’Sağlam olan hiçbir şey hemen olmaz. Doğru etütler ve projeksiyonlar ile sağlıklı şehirler oluşturulmalıdır. Antik medeniyetlerin bir şehirde olmasının o şehrin nüfusunun gönül rahatlığı içinde arttırılabileceği anlamına gelmediğini gördük. Antik medeniyetler bir şehirde milyonlarca yaşayan, 20 katlı binalar, hemen bitirmemiz lazım diye müteahhit ve ev sahipleri ile dolu değildi. Bu nedenle doğanın izin verdiği ölçüde şehirlerin yayılması ve yükselmesine izin verilmelidir.’’
Her ne kadar yapıları ve şehirleri doğru yaparsak yapalım toplum doğru olmadığı sürece atılan adımların sürdürülebilir olmasının imkansız olduğunu aktaran Y.Mimar Can Küccük, yaşanan her ne facia varsa akıl sahibi kurumlar ve kişilerin bu facialardan dersler çıkararak gelecek nesillerin bu derslerden faydalanmasını sağlamakta olduğunu dile getiriyor ve Hiroşima örneğinden bahsediyor: ‘’Nasıl ki Hiroşima faciasını hala Japon çocuklarına gösterip bilimden ve akıldan uzaklaşan toplumların geldiği noktalar anlatılıyorsa bu deprem bölgelerinin bazılarını devlet eliyle kamulaştırarak açık hava müzesi hale getirilmesi gerekmektedir. Bu alınan ya da en azından alınması gereken dersleri tam anlamıyla hazmetmek yerine ivedilikle yıkıntıları başka noktalara dökmek yaşanan facianın azımsanmasına neden olacaktır. Nesillerin yanında olması gereken bilim ve akıldır. Kendisine bilimi ve aklı yol seçen toplumlar bu faciaların yaşanmasının önüne geçebilirler. O nedenle pedagoglar ve psikologlardan oluşturulacak geniş heyetlerin yardımıyla yapılacak genel sunum bölgede rehberlik yapan kişiler ile paylaşılmalı ve nesiller bu bilinçle eğitilmelidir. İnşaat sektöründeki bu acelecilik kavramının önüne başka türlü geçmemiz imkansız gibi görünmektedir.’’
Can Küccük Hakkında:
Can Küccük, 2014 yılında Beykent Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden mezun olmuştur. Okuduğu süre boyunca birçok çalıştaya katılım göstermiştir. 2012 yılından bu yana profesyonel hayatına devam etmektedir. 2017 yılında KüccüK Architects’i kurmuştur. 2022 yılında ise Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Kentsel Planlama yüksek lisans bölümünden mezun olmuştur.
Kuccuk Architects Hakkında:
KuccuK Architects, 2017 yılında kurulan mimarlık, iç mimarlık, şehircilik ve endüstriyel tasarım konularında faaliyet gösteren İstanbul merkezli bir tasarım ofisidir. Ofis Türkiye’nin farklı bölgelerinde ve İngiltere’de birçok projeye imza atmıştır. KüccüK Architects, tasarımı farklı disiplin anlayışlarıyla ve çeşitli bağlamlarda üretmenin çift taraflı bir edinim olduğuna inanmaktadır. Minimalist ve modern çizgilerin yanı sıra, avangart ve eklektik tasarımlar üzerine de çalışan ofis, teknolojiyi yakından takip ederek gelişmenin önünü sürekli açık tutmaktadır.
İlginizi Çekebilir
TOGG Benzeri Girişim Grubu ve Vergi Avantajıyla Entegre Paslanmaz Çelik Üretim Tesisi Kurulabilir
SMMM Mustafa Köksoya: “Enflasyon muhasebesi ile işletmeler daha sağlıklı kararlar alacak”
Coordinat Yapı’dan Almanya’da Konut Projesi